Bu yazımızda siz korku severlere Outlast benzeri oyunları sıraladık. Umarım liste hoşunuza gider. Hadi gelin oyunlara bakalım.
Öncelikle tüm GameKolik takipçilerine selamlar. Bu yazımızda sizlere Outlast gibi 5 oyunu sıraladık. Gerek oynanış biçimi/tarzı, gerekse atmosferi ve ortamı olsun, Outlast’a en çok benzeyen oyunları bulduk. Tabii bu oyunlardan birkaçını daha öncelerden oynamış veya gömüş olabilirsiniz. Zaten oyunların bir kısmı popüler yapımlar.
Daha fazla uzatmadan listemize geçelim.
Alien Isolation, tema olarak Outlast’tan farklı olsa bile oynanışı 3 aşağı 5 yukarı aynı. Oynanıştan kastığım FPS bakış açısı ve sizi korkutma şekli. Tıpkı Outlast’taki gibi bir düşman(lar) sizi kovalıyor ama bunu Outlast’tan daha iyi yapıyor. Çünkü karşınızdaki düşman insan değil, adından da anlaşılabileceği gibi bir uzaylı yaratık.
Ayrıca şunu da eklemek lazım; Outlast’ta kendinizi koruyamıyor, sadece kaçabiliyordunuz. Ancak bu oyunda kendinizi koruyabildiğiniz silahlar ve birkaç şey daha var. Bu yönüyle de ilgi çekici. Şimdi size oyunun hikayesi hakkında kısa bir özet geçeyim.
Hikayeyi tam bilmediğimden üstün körü anlatıyorum; oyun, insanlığın teknolojik olarak baya ilerlediği bir evrende, uzayda geçiyor. Artık insanlar uzaya içinde yaşanılabilir istasyonlar kurmuş oluyorlar. Tabii işler istenildiği gibi gitmiyor ve bu istasyonların birinde (Sevastopol) bir takım arızalar meydana geliyor.
Bu arızalar hiç de normal arızalar olmuyor. Hatta işler o kadar karışıyor ki istasyonda bazı patlamalar meydana geliyor ve o istasyona hiçbir türlü ulaşılamıyor, tüm iletişimi kesiliyor. Biz de oraya ne olduğunu öğrenmek ve annemizi aramak için gidiyoruz. Ardından oyunumuz başlıyor.
Oyunu oynarken korkuyu ve gerilimi iliklerinize kadar yaşayacağınızın garantisini yaparım. Mutlaka oynamanız gereken bir yapım. Outlast’a alternatif olarak da çok başarılı. Son olarak, oyun Alien filminin 15 yıl sonrasında olanları anlatıyor.
Şimdi diğer oyunu geçelim.
Amnesia, bu listedeki ve kendinden sonra çıkmış tüm korku oyunlarına yol gösteren rehber gibi bir şeydir. Bu kadar iddialı olmamın sebebi Amnesia’nın oynanış biçimini, kendinden sonra çıkan tüm oyunların kullanmış olmasıdır. Bu FPS kamera açısıyla korkuyu bu kadar iyi harmanlayan bir oyun yoktu 2010 senesinden önce.
Kısaca çok başarılı bir yapım diyebiliriz Amnesia için. Şimdi oynarsanız oyun size çok eski ve yavan gelebilir, çok doğal. Sonuçta 2010 senesinde çıkmış bir oyun. Ama denemeniz gereken bir yapım. Gerek hikayesi, gerekse mekanikleri olsun çok başarılı bir iş.
Grafik konusunda sınıfta kalıyor ama oyunun arkasında dev bir bütçeye sahip bir stüdyo falan yok. Oyunu yapan stüdyo Frictional Games, indie bir stüdyo. Şu an hala faal durumda ama üretkenlik konusunda pek üretken değil. En son Amnesia’nın 2 devam oyununu yapmışlar. Onun dışında yeni bir seri yapmamışlar, sadece Soma var.
Soma da mükemmel bir oyundur. Zaten bu adamların yaptığı oyunların kalitesi konusunda kimse tartışmıyor. Oldukça kaliteli işler yapıyorlar.
Şimdi Amnesia’nın hikayesi hakkında biraz konuşalım. Oyunumuz 1839 yılında, Prusya’da (Almanya), Brennenburg Kalesi’nde geçiyor. Karakterimiz Daniel, bu kalenin salonunda hafızasını kaybetmiş bir şekilde uyanır. Ne olup bittiğine dair hiçbir şey hatırlamıyordur.
Tek hatırladığı Mayfeir’da yaşadığı ve bir şeyin onu kovaladığıdır. Bilincini kazandıktan sonra kendisine yazılmış bir not bulur. Notta kasıtlı olarak kendi hafızasını sildiğini ve dünya dışı bir varlık olan Gölge tarafından avlandığını bildirir. Notun sonunda Daniel’e baronu Alexander’ı bulup öldürmesi için İç Kutsal Alan’a inmesini söyler.
Bu şekilde de oyunumuz başlar.
Korku – Hayatta Kalma türünde yapılmış en iyi işlerden biridir FEAR. Oyun Outlast’a doldukça çok benziyor ama bu hayatta kalma mekanikleri, iki oyun arasında uyuşmazlık yaratıyor. Outlast’ta sadece kaçıp, saklanabilirken, FEAR’da üzerimize gelen düşmanlarla silahlı çatışmaya girebiliyoruz.
Bazılarınız bunun korkuyu azaltacağını düşünebilir. Aslında haklı da düşünüyorsunuz çünkü korku oyunlarında düşmana karşı gelememek veya onu def edebilecek bir aracınızın olmaması korkuyu son derece arttıran bir şey. Fakat burada inanın hiç öyle olmuyor. Silahlarınız olmasına rağmen son derece geriliyor ve korkuyorsunuz.
Hikayesini pek hatırlamıyorum, o yüzden pek bir şey diyemeyeceğim. Fakat kesinlikle oynamanız gereken bir oyun.
Layers of Fear, bir ressamın hikayesini, sanatsal bir yolla anlatan korku oyunu. Tıpkı Outlast gibi bir yürüme simülasyonu. Ancak hikayeyi anlatma biçimi yüzünden oyuncular tarafından sevildi ve beğenildi. Grafikleri ve atmosferi de iyi denebilir. İyi denebilir diyorum çünkü oyunun yapımcıları Indie bir stüdyo.
Indie stüdyoları biliyorsunuz, pek bütçeleri olmadığından grafikler konusunda pek iyi iş çıkaramıyorlar ama Layers of Fear’ın asıl vurucu noktası hikayesi ve atmosferi olduğundan bunu destekleyecek kadar grafik kasmışlar. Yani 2016 dönemine göre iyi grafiklere sahip bir oyun. Tabii 2.oyunu ile grafikleri daha da geliştirmişler ama bu sefer de oyunu bok etmişler.
Ana konumuz ilk oyun olduğundan şu an ilk oyunu anlatacağım. Hikayesine gelecek olursak; ana karakterimiz bir ressamdır. Bu kardeşimizin piyanist bir eşi de vardır. Zaman içinde eş hamile kalmış ve bir kız çocukları olmuştur.
Karakterimiz bu doğumdan sonra değişmeye başlamış ve kendini eserlerine daha çok vermeye başlamıştır. bunun sonucu olarak ailesiyle yeterince vakit geçiremez. Dahası onları kendi yerine vakit geçirebilmeleri için bir köpek dahi almıştır. Ancak karakterimiz kendine komple eserlerine kaptırmış ve git gide delirmeye başlıyordur.
En sonunda köpeğini öldürdüğü düşünülür. Ardından da eşi ve çocuğunu da döver. Daha sonra bu olaylardan dolayı eşi, çocuğunu da yanına alarak onu terk eder. Sonraları, eşinin evinde yangın çıkması sonucunda eşi sakat kalır. Eşini ve çocuğunu tekrar yanına alan karakterimizin şizofrenisi iyice ilerlemiştir. Eşinin eskisi kadar güzel olmaması sebebiyle ondan soğumaya başlar.
En sonunda yine bir nöbeti sırasında karısını döver ve karısı tüm bunları kaldıramaz ve banyoda bileklerini keserek intihar eder. Karakterimizin hikayesi de bu şekilde başlar.
Hep eski oyunlardan örnek verdiğim için de biraz yeni oyunlara göz atalım dedim ve son yılların, bana göre, en iyi korku oyununu bu listeye aldım. Poppy Playtime çok popüler olduğu için bir kesim tarafından önyargıyla karşılanıyor ancak bu oyunu denemenizi kesinlikle öneririm.
Oyunun hikayesi ve atmosferi mükemmel. Hikayesini burada anlatmayacağım çünkü baya uzun. Bunun yerine gidip oynayıp öğrenmelisiniz. Oyun chapter-chapter çıkıyor. Şu an 4 chapter’ı var yanlış hatırlamıyorsam.
Sizi gerim gerim gerecek ve korkutacak. Garantisini veririm.
